Nasıl birleşti bu baş, bu bedenle! Nasıl bir ceza bu, bana reva görülen?
Ana rahminden dışarı adımımı attığım ilk andan itibaren hatırlıyorum. Evet, evet! Hatırlıyorum düşüncelerimle bedenimin hep çatışma halinde olduğunu.
Annem, “Aslan oğlum!” dedikçe ben annemin göğüslerine bakıp, “Benim göğüslerim ne zaman çıkacak acaba?” diye düşünürdüm. Evimize gelen misafirlerden birisi ne zaman, “Çıkar göster bakalım, büyümüş mü?” dese, koparıp atmak gelirdi penisimi.
Ağlardım. Çoğu gece kapanıp yatağa, ağlardım. Yemek masasında ne zaman annemi taklit ederken babama yakalansam babam, “Karı gibi tutma lan şu çatalı!” der, bense ağlardım. Mahallenin çocukları, “İbne gibi vurma lan şu topa!” deseler oyunu orada bırakır, bir ağacın altına geçer ağlardım.
Bu ağlayan baş, nasıl birleşti bu bedenle!
Oysa tek isteğim sadece annem gibi olmaktı. Annem gibi çatal tutup, onun gibi bir çift göğüse sahip olmaktı.
Ama kafama vura vura “Baban gibi ol!” dediler. Çok üzüldüm, çok ağladım. Yıllarca annemin başını babamın vücudunda taşıdım.