Kıraathane Osmanlıca “okuma yeri” anlamına gelir. Bizim için okuma, yazma, konuşma ve hissettiklerimizi özgürce, otosansüre gerek duymadan paylaştığımız edebiyat evimizdir. İlk dönem kayıtlarını 2017’de alan Genç Kıraathane, kapısından içeri girdiğimiz günden beri bizim ütopyamız, kendi dünyalarımızın karmaşasına ara verdiğimiz bir yer haline geldi. Her birimiz bambaşka düşüncelere sahip olsak da masamızın etrafında aynı dili konuşuyoruz ve benzer hisler yaşıyoruz. Genç Kıraathane her dönem farklı bir okuma listesi ve farklı bir tema ile bize farklı bakış açıları kazandırdı. Her dönem kendi temasını kapsayan kitap listesi ile her hafta özenle seçilen ek okumalar, filmlerle desteklendi. Okumalar öğrencilerin bakış açılarına göre, ilgi alanlarına göre, temaya göre yorumlanır. Meşhur masamızın çevresi gökkuşağı gibi bambaşka renklere bürünür. Hepimizin bambaşka düşünceleri, fikirleri vardır. Birbirimizi beslediğimiz, öğrendiğimiz bir dönem geçiririz.
Bu dönemki temamız “Mutluluk Arayışımızda Distopyalar”. Distopya kelime anlamı olarak ütopik bir toplum anlayışının anti-tezi olarak ifade edilir. Aslında hepimiz bir distopyaya doğmuş ve kendi ütopyalarımız için mücadele eden gençleriz. Bu dönem okuma listemiz ise pek güzel. İlk distopik romanımız Yevgeny Zamyatin’den Biz romanıydı. Ancak romanımızı okumaya ve tartışmaya başlamadan önce Stanislaw Lem’den ‘Devle Dövüşen Bilgisayar’ın öyküsünü okuyup ısınma turlarına başladık. Yazı alıştırmalarımızda oldu tabii ki. Bol bol okuyup, bol bol yazdık. Sonra birbirimizin yazdıklarını dinledik ve üstüne konuştuk. İzlediğimiz filmler de oldu. 1997 yapımı, bazılarımızla yaşıt, bazılarımızdan büyük Gattaca filmi gibi. En son ise “Mars’ın Çılgın Büyücüleri” öyküsünü okuduk. Distopya okur yazarlığımızı farklı bakış açıları ile geliştirmeye devam ediyoruz. Önümüzde okuyacağımız çok güzel kitaplar ve yazacağımız daha birçok yazı var. Biz distopyalar arasında kendi ütopyamız için mücadele ederken bizi okumayı unutmayın.