Kıraathane’deki Genç Yazarlar Genç Okurlar programında gündem hakkında konuşurken arkadaşlarımızdan birinin “Ben şu an çok kötü oldum,” demesi üzerine, bu cümleyi alarak bütün katılımcı arkadaşlarımla ortaklaşa yazdığımız, yani kolektif bir mini öykü.
Ben şu an çok kötü oldum. Bir yandan buz tutmuş ellerimle ısınan yanaklarıma dokunurken, bir yandan da derin nefesler almaya çalışıyorum. Telefonumun ışığı ise odanın zifiri karanlığında feci halde gözümü alıyor. Bu şekilde uyuyamayacağım. Sessizce yataktan kalkmaya çalışırken Can, “Nereye?” diye soruyor.
İstemeden sinirleniyorum. “Cehennemin dibine!” diye kükrüyorum. Gecenin bu saatinde ne yapabilirim? Sahiden ne yapabilirdim? Belki de cevabını bilmediğim için, onun sorusuna değil kendime kızmıştım. Sesimi yumuşatıyorum. “Balkona, sigara içmeye,” diyorum.
Sigara içiminin azaltılması, ekran parlaklığı ve balkon. Belki de beni sinirlendiren basit nedenler. Bu basit nedenlerin ağırlığını bile kaldıramıyorum. Ve balkona adım atarken korkuyorum. Balkon bu ağırlığı kaldıramayacak benim gibi diye. Sonra aptal aptal gülüyorum buna. Balkonun ağırlığı > beni sinirlendiren nedenlerin ağırlığı. Ne bu? Fizik kuralı mı? Saçmalama canım! Bir sigara içimi uzaklığındaki balkon. Hahahahaha. Neler diyorum?
Can hakkında düşünüyorum. Onu hak etmiyorum. Ben iyi biri değilim. Ben kötüyüm. Ben ilişkilerin yok edicisi ve sevgiyi içine çekip herkesi öldüren bir kara deliğim. Aşağı bakıyorum. Dünya ne garip. Binlerce karınca boyutunda insan sokaklarda. Herkesin ayrı bir hayatı var. Ama benim hayatım daha önemli. Gülümsüyorum.
Küllerim bir adamın kafasına geliyor aşağıda. Umursamıyorum. Ben kötüyüm. Evet. Aslında ben şu an çok kötü olmadım, ben zaten hep çok kötüydüm.
Can, “Bana mı dedin?” diye sorana kadar sesli sesli konuştuğumun farkına varmıyorum. İzmariti kalabalığın arasına sallayıp yatağın soğuk tarafına dönüyorum.