KURTARICI

Ayağıma kadar gelen fırsatı nasıl kaçırdım, bilmiyorum. Biraz daha uğraşsaydım sevgilim olacaktı. Benim olacaktı. Dün gece, kimsenin kimseyi duyamadığını söylemek için boynuma sarıldı. Fırsatı kaçırmadım. En azından o kadarını. 

Üzerime eğildiğinde saçlarını kokladım. 

Daha sessiz bir yere gitmeyi teklif edebilirdim. Sesimi duysun diye yüzümü boynuna gömebilirdim. Onu tutmaya kalmadan kalabalığa girdi. Dans etmeye. Silsilenin içinde her renkte gördüm başını. 

Kaybetmemek için gözlerimi ayırmadım. 

Bizim çocuklar yaklaşıp bir şeyler dediler, göz kırptılar. Onları da duymadım. Sonra kız çıkarken peşinden gittiğimi gördüler hepsi. 

Cebime para koydu Ahmet. 

Şimdi belli olmaz. Bazı oteller kart kabul etmeyebilir. 

Hatta… Aklıma getirmek istemiyorum ama sarışın yarim üç beş kuruş isteyebilir. Hangi kılıfa uydurur bilmiyorum. Herkes aynı şirkette. Doğrudan isterse rezil olur. Cebine parasını koyan kapısına dayanır. Belki taksi parası der. Belki bir şeyleri yırtılır da onun parasını ister.

Memnuniyetle veririm.

Ona küçük bir külot, aletime denk deliğin telafisi olarak yeni bir ince çorap…

Sokakta yürüyorduk. Topuk sesleri kulağımda. 

Küçük sarışın koşmaya başladı ansızın. Çatırdayan bileklerinin üstüne bir ceylan gibi çöktüğünde iki blok arkadaydım. Onu kurtarmak için yaklaşacaktım ki iki kadın yarimin kopardığı çığlığa koştu. Kaldırdılar onu. 

Yanına gidemedim. 

Kadınlar beni belki yanlış anlardı. Olduğum yerde kaldım. İşte ayağıma gelen fırsatı böyle kaçırdım. Onu ben kurtaracaktım. Kurtaramadım.